29 Mayıs 2015 Cuma

Veda - Necip Fazıl Kısakürek

Akşamı getiren sesleri dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin.
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin.

Güneşle köye in, beni bırak da
Küçüle küçüle kaybol ırakta.
Bu yolu dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsin.

Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin.

Diyalektik Mutsuzluklar - Murathan Mungan

bir uzak sabah denizidir gittiğin kapı 
ellerinde rüzgârın taşınmaz çamurları var 
köpürmüş soylarımı toplarken çürüyen yanlarımdan 
inan batmış şehirler gibi onarılmaz anılar 
gözlerinde unuttuğum o eski aciz miras 
almaya gelsem soluğumda dalgın yosun kokusu 
biliyorum artık hiçbir gemi beni taşımaz 
ve yeniden büyür içimde mağrur bir zakkum gibi 
                                                 terkedilmek korkusu 


susarsın bir silâhsızlanma akşamı 
susarsın dudaklarında ıslıklar kanar 
öpülmez dudakların ıslık yarası 
mavzerdir dokunmalarım kirvem bilirsin 
öpemem, öpersem tekmil bir aşiret tragedyası 


hüznünü ver bana yeter, gizli hüznünü 

                kolları bağlı hüzün olsun dört yanım 
ırağına vurma beni kirvem, ağlarım, delirirsin 
sonra derler haklıdır sevdası 
geç olur ki artık onarmaz rakılar 
geç olur bir yaraya rakının dağılması 


sen denize sırtını dönen uykusuz dağlı 
gemiler nerde (ki çoğu hüviyetidir melankolinin) 
nerde aykırı mavzerler (onlara sığdıramazsın ki öfkelerini) 
barut esmeri tenine sevdalarımı sürdüğüm 
nasıl taşıdın bunca yıl delirmiş saçlarında 
                                           o eski şark yelini 
biliyorum dokunsam parmaklarım kırılır 
dokunmasam eşkîya uykusuzluğu çetin silâhlar gibi 


Şevki Yok - Recaizade Mahmut Ekrem


Gül hazîn... sünbül perîşan... Bâğzârın şevki yok..
Derdnâk olmuş hezâr-ı nağmekârın şevki yok..
Başka bir hâletle çağlar cûybârın şevki yok..
Âh eder, inler nesîm-i bî-karârın şevki yok..
Geldi ammâ n’eyleyim sensiz bahârın şevki yok!

Farkı yoktur giryeden rûy-ı çemende jâlenin.
Hûn-ı hasretle dolar câm-ı safâsı lâlenin.
Meh bile gayretle âğûşunda ağlar hâlenin!
Gönlüme te’siri olmaz âteş-i seyyâlenin.
Geldi ammâ n’eyleyim sensiz bahârın şevki yok!

Rûha verdikçe peyâm-ı hasretin her bir sehâb..
Câna geldikçe temâşâ-yı ufuktan pîç ü tâb..
İhtizâz eyler çemen.. izhâr eder bin ızdırâb..
Hem tabîat münfail hicrinle.. hem gönlüm harâb…
Geldi ammâ n’eyleyim, sensiz bahârın şevki yok!

Recaizade Mahmut Ekrem

Çöküş - Der Untergang Türkçe Dublaj

Çöküş - Der Untergang Türkçe Dublaj
Dünya tarihinin en kanlı savaşı ve hitlerin son dönemini düzgün doğru bir şekilde anlatmış güzel bir yapım. Bu filmde kesinlikle herşey olduğu gibi anlatılmıştır. Filmde hitlerin savaş sonunda güvenli olan sığınağına gitmiş ve orada Eva ile evlenmiştir. Savaşın bütün anları ve hitlere ihanet edenler ve bu savaşı neden kaybettiği hakkında bir çok şey bu filmde. Mutlaka izleyin tarihin izlerini taşıyan bu filmde Hitlerin hayatını öğrenebilirsiniz. iyi seyirler.
"

28 Mayıs 2015 Perşembe

Veda - Necip Fazıl

Akşamı getiren sesleri dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin.
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin.

Güneşle köye in, beni bırak da
Küçüle küçüle kaybol ırakta.
Bu yolu dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsin.

Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin.

Fazıl Hüsnü Dağlarca - Nereye?


Nereye sevdiğim benim, inandığım nereye,
Rüyaların yarasalar gibi uçuştuğu geceler içinden?
Dalgınlığımla hareketlerini seçemiyorum
Varlığının altın kafesini arıyorken ben.

Hangi dünyaları dolaştık ki bilmiyorum,
O nasıl bir adaydı, nasıl bir deniz?
Gök, bir söğüt dalı gibi eğilmişti sulara doğru,
Ve eğilmiştik hayata doğru o dal gibi ikimiz.

Kim ellerini alnımda gezdirirken o ten, ses ile
Bana kalbin musikisini verecek, haberi olmadan?
Geceyi avuçlarımda siyah bir gül gibi duyuyorum
Ve sen misin bilmiyorum bu gülü bırakan.

Nereye, ey gözyaşlarımın sıcaklığı,
Ki başka birisi yok beni duyan,
Rüyalar nereye gidiyor anlamıyorum;
Ve sen nereye gidiyorsun hatıralardan?

Birsen Tezer & Hüsnü Arkan - Hoşgeldin

Birsen Tezer & Hüsnü Arkan - Hoşgeldin Şarkı Sözü
Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin
Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim

Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar

Sen bana geç geldin, ben sana erken
Tutuşsun gün, yansın geceler, vaktimiz varken

Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin
Ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim

Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar

Sen bana geç kaldın, ben sana erken
Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken.

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Evlilik, inanmadigim halde içerisinde 17 seneyi bitirdigim bir kurum

Evlilik, inanmadigim halde içerisinde 17 seneyi bitirdigim bir kurum benim için. 17 senede (abartmiyorum) 40 çift arkadasimin son verdigi kurum ayni zamanda da... Evliligimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belkide kuruma inanmamaktan geçiyor. Evliligi toplumun dayattigi sekilde yasamamaktan. Nedir bu dayatmalar? Erkegin muhakkak kadindan yasça büyük olmasi, egitim seviyesinin erkegin lehine yada en azindan esit olmasi bunlarin sadece ikisi... Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmali ki, kadina "höt" dediginde oturmali kadin. Yada yumusatiyorlar; efendim kadin erkekten önce çöktügü için (hani dogum felan) küçük olmaliymis yasi. Egitimde de böyle. Kadinin çok okumusu bilmis olurmus, evde kalmakmis layiki.... ESiM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne "höt" dememe gerek kaldi 17 senede, ne de benden önce çöktü. Yillar içinde ben yaslandikça o gençlesti, "oo .... bey kapmisiniz çitiri" esprilerine muhattap dahi oldum. ESiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede bitirdim. Ne o bana bilmislik tasladi, ne ben ona ezik baktim... Kulaga gelen müzik tekse de, onu olusturan notalar farklidir der Halil Cibran... Bunu unutmadik biz. Ben konusurken o dinledi, Ben dinlerken o konustu 17 sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin bitanem..." dedik, öfke bitip firtina duruldugunda "ama bi de böyle düsün" de dedik fikrimizi savunurken. Farkli insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç için savasan neferlerdik bu hayatta. Ala bilmedik ne kadar para kazandigimizi, ortak cüzdanimizdan gerektigi kadar aldik.. Ne kadar çalarsa çalsin masanin üstünde telefon, kim bu saatte arayan karsi cins diye sorgulamadik da ama... Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve güvenin ardina saklanmis bir "saygi" vardi daima... Ne kavgalar, ne badireler atlattik 17 senede... Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yasayacaktik... Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamin disinda yattim bi gece, misafir odasinda... Gece yarisi kapi açildi, esim "ne yapiyosun burda?" diye sordu kapinin esiginden, "uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle... Gitti, gelmesi 1 dakikasini almisti elinde yastikla... "kay yana" dedi daracik yatakta. "ne yapiyosun?" dedigimde "benim yerim senin yanin, sen gelmezsen ben gelirim" dedi... Anladim ki o gece, en uzun kavgamiz yat saatine kadar sürecek... Ve bence dogrusu da bu... Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamiz haric.. Kirsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadik birbirimize... Toplum kurallariyla oynasaydik bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktik o listede... Ama oyunun kurallarini biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu, oynanan... Evlilik; hesapsiz içine dalinmasi gereken bir oyun bence... Topluma kulaklarini tikayarak hemde... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle... Sadece gönlünüzden geçtigince... Dedigi gibi Ataol Behramoglu' nun; "...Yasadiklarimdan ögrendigim bir sey var: Yasadin mi büyük yasayacaksin, irmaklara, göge, bütün evrene karisircasina. Çünkü ömür dedigimiz sey, hayata sunulmus bir armagandir. Ve hayat, sunulmus bir armagandir insana..." CAN DÜNDAR

Soneler - Metin Altıok

XXI Düşünde görmüş beni doğurmazdan önce; Mahallemizdeki çeşmenin yalağında, Suyun dibinde yatıyormuşum öylece. Hayıra yormuş annem bu düşü uyandığında. “Sonra bir gün gerçekten doğurdum seni, Yalakta gördüğüm o çocuk gibiydin.” Diye anlatırdı titreterek sesini. “Tuhaf ama sen bana önceden gösterildin.” İşte bu gizemli düş-gerçek yüzünden Evlere taşınan sevecen bir suyun, Çalkalanıp göz göz olmuş özünden, El almış yüreğimle ben her evin oğluyum. Akıl seçiklikle gösterse de yokuşu düzü; Bazen belirsizliklerdir yönlendiren ömrümüzü. Metin Altıok

KALBİM UNUT BU ŞİİRİ – Ahmet Telli

Uğuldayan ve hep uğuldayan bir orman kadar üşüyorum şimdi yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda yanlış ve zehirli çiçekler açıyor Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık Su ve ses kadar beklediğim ne kaldı geride, bilmiyorum uzanıp uyumak istiyorum gölgeme ve sarınmak o kocaman gözlerin uğuldayan rüzgârlarına Bir acıyı yaşarım ve zehrinden çiçekler üretirim kömür karası uçurum kadar bir yalnızlık yaratırım kendime, atlarım Anısı yoktur küçük rüzgârların Yapraklarım yok artık kuşlarım yok büsbütün viran oldu dağlarım ezberimdeki türküler de savrulup gitti ömrümün karşılığı kalmadı sesimde sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü Yanlış, daha baştan yanlış bir şiirdi bu, biliyorum ve belki ömrümüzün yakın geçmişi bu kadar doğruydu ancak, kimbilir Kalbim unut bu şiiri Ahmet Telli -Belki Yine Gelirim-

Aşkın Alfabesinde – Yılmaz Odabaşı

Bir divane sabahım viran tasım tarağım. Aşktır son barınağım onun meyhanesinde. Veda mâtem anladım. Ben aşkımı ağladım. Ah edip sabahladım hüznün penceresinde… Aşkına çok uzağım say ömrüme tuzağım. Ah yıkılmış bir dağım. Aşkın alfabesinde… Aşkın alfabesinde… Yılmaz Odabaşı

Bir Yılın Son Günleri – Murathan Mungan

I Bir yıl daha bitiyor İşte bu kadar duru, bu kadar yalın bu kadar el değmiş sıradan bir gerçeği daha kolları bağlı hayatımızın bir şiire nasıl dahil edilebilir bir yılın son günleri her sonda,her başlangıçta ve her defasında alır gibi başkasını karşımıza perdeler çekip,ışıklar söndürüp oturup yatağın içinde bir başımıza sorgulamak kendimizi öğrenmek ikizin anadilini, ikinci belleğimizi öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini bu aynaların dehlizlerinde gezinirken görürüz karanlık günlerimizin kenar süslerini biterken yılın son günleri biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini gençlik ikindilerini kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri. II bir yıl daha bitiyor düşlerim ,tasalarım,yarım kalmış onca şey her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden bana mı öyle geliyor yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman insan yaşlanırken? III. kırdım mı incittim mi birilerini? kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler. kendimi yineledim mi yazdıklarımda? yeniden düşünmeliyim dostluklarımı, ilişkilerimi dağınık yatağım, mutsuz yatağım çoğalttın mı eksiklerimi? gözlerim çocukluk…

24 Mayıs 2015 Pazar

Penguen 2 - Birhan Keskin















O büyük ve muazzam zamanda unuttum
Kanatlarım çok oldu üşüyor benim
Bu beyaz ıssızlıkta göğsüme düşüyor
Bu yüzden eğik boynum.
Bir kuşun anısı kalmış bende, saklı
Bundan gözlerimdeki kayalık,
içimdeki serseri buzullar
Dürtme içimdeki narı
Üstümde beyaz gömlek var
Birhan Keskin